Geçtiğimiz 10 gün zarfında Çeçenya'dan gelen en az iki haber, Rus basınında ve insan hakları çevrelerinde aktif bir tartışma konusu oldu.
İlk olarak, Çeçen başkenti Cevherkale'deki (eski Groznıy) Hıristiyan mezarlığı civarında, içinde 800 silahsız sivilin bulunduğu bir toplu mezarın keşfedildiği haberi geldi. Basında yer alan haberde, yerli halka dayandırılarak, aktif savaş operasyonlarının sürdüğü sırada burada Rus işgalcilere ait bir çeşit askerî laboratuar bulunduğu bilgisi verilmekteydi.
İnsanlar kitle çapında katledilmiş ve laboratuvarla üsse uzak olmayan bir noktada gömülmüşlerdi.
Geçen Çarşamba günü Çeçenya'dan geçilen haberde ise, yeni keşfedilen bir başka toplu mezar sözkonusuydu. Bu kez, 300 kadar kadın, yaşlı ve küçük çocuğun, Rus işgalciler tarafından sözde insanî yardım koridoru vesilesiyle tuzağa düşürülerek top ve tank ateşiyle acımasız biçimde öldürüldüğü bir katliama ait toplu mezardı bulunan. Yaralıların işini ise özel sniper timleri bitirmişti.
Kadın ve çocuklara ait cesetler, Goryachevodsk şehri yakınlarında defnedildi.
Çeçenya'daki gömülme alanlarının keşfedilmesiyle ilgili haberlerin niçin ilginç olduğu noktasında iki sebep sözkonusu. İlki, bu "keşifler"e öncülük yapanların yerli kukla yapılanmaları oluşu. İkincisi ise, tüm Çeçenya'nın yerini ve niteliğini gayet iyi bildiği bu toplu mezarların niçin şimdi "keşfedildiği" hususu. Oysa tüm Çeçenya'da böylesi yüzlerce gömülme alanı mevcut.
Memorial İnsan Hakları Merkezi üyesi Usame Baisayev, "Bu hadise (Goryachevodsk yakınlarındaki toplu mezarın keşfi - KC), 2005 yılında hazırladığımız ‘Burası İnsanların Yaşadığı Çeçenya: Şiddetin Tarihî Kayıtları)' adlı belgesel nitelikli kitabımızın üçüncü bölümünde teferruatıyla ve yaşayanların şâhitlikleriyle anlatıldı. Fakat o dönem yetkililer hiç de ilgilenmediler bununla. Ne var ki bugün bu hadise hakkında yüksek sesle konuşmaktalar," şeklinde bir hatırlatmada bulunuyor.
Rus işgalcilerin Savcılık Bürosuysa sadece iki "cezaî kovuşturma" açıldığını ilân ediyor. Bu haber üzerine Kuzey Kafkasya Barış Merkezi adlı toplum kuruluşunun başkanı Aset Malsagova, "Yani bu askeriye tarafından işlenen 200.000 civarı suça nazaran nedir?" şeklinde öfkeyle mukabele ediyor.
Yine de, mahallî insan hakları aktivistlerinin neler olup bittiğini tam olarak kavrayamadıkları görülüyor. Mesele, bunca zamandır bilinen bu "keşiflerin" bugüne dek hiç rastlanmamış bir nitelikte gündeme gelmesinde düğümleniyor çünkü. Aynı şekilde ilginç olan bir başka husus da, askerî mahkemenin muhtemel sonuçlarının ve savaş suçlularını yargılama gereğinin gayet hararetli biçimde tartışıldığı haberlerin, bu "keşifler" vesilesiyle medyada geniş yer tuttuğunu görmek.
Tüm yapmanız gereken, İkinci Rus-Çeçen Savaşı sırasında Rus birliklerinin başkomutanının kim olduğunu hatırlamak, yani böylelikle kimin suçlandırılacağını anlamak için tüm bu toplu mezarların ait olduğu savaş dönemindeki başkomutanı hatırlamak.
Eğer unutan varsa, şu ânki Rusya Federasyonu Başbakanı Vladimir Putin'den başkası değildi o.
Toplu mezarların "keşfedilmiş" olmasının, birilerinin Putin'in kariyerinin altını oymak isteyişinin işareti olduğunu ve Kadirov'un da Putin karşıtı kampa katıldığını iddia etmek için henüz çok erken. Ancak yine de, "Çeçen keşifleri"nin Rusya'nın "Beyaz Sarayı"nda, Rus birliklerinin eski başkomutanının şimdilerde "çalıştığı" Parlamento Binasında yankılanacağı rahatlıkla söylenebilir.
Ayrıca besbelli ki, Kremlin'deki en yüksek seviyede yetkililerin onayı olmaksızın bu toplu mezarlar da asla "keşfedilmiş" olmazdı. Kremlin'deki birileri onların keşfedilmesine ihtiyaç duydu anlaşılan.